Springe zum Inhalt

ISBN 01 – Bleche schlagen – Teneke çalmak – Vorwort Türkisch

Önsöz

Elinizde tuttuðunuz kitaptaki þiirleri yazan Kâzým Serin, daha iþin baþýnda kendine bir takma ad almýþ, Çillo. Çorum’un Çikhasanköy’ünde doðmuþ. Þimdi Bochum-Ruhr Üniversitesi’nde makina mühendisliði öðrenimi görüyor. Ýnsan bir an duraklýyor. Bir yanda makinalar, motorlar, bir yanda þiir... . Oysa duraklamanýn gereði yok. Yazýn bilimleri fakültesine gitse daha mý iyi olacaktý? Çoðu zaman orda okuyanlardan þair çýkmaz da, veteriner fakültesinde okuyanlardan çýkar.

Kimileri þairlik için Tanrý vergisidir der. Ben öyle demem. O bir tutkudur. Heves olarak baþlar, adanýþa dönüþür. Ýnsan okudukça, yazdýkça, yaþadýkça bilinçlenir, birikim sahibi olur. Bakmýþ ki güzel güzel yazýyor. Ýþte Kâzým Serin arkadaþýmýz bunlardan. Ýlk kitabýný çýkarýyor.

Telefon edip benden önsöz istediðinde mutlandým elbet. Ama þiirlerini okuyunca mutlulukla birlikte, “Niye benim önsözümü gerekli görüyor? Koltuk deðneðine gereksinmesi mi var?” diye çekingenlik duydum. Aðýrdan aldým. Hayýr vazgeçmiyor. Demek bana hem sevgisi, hem güveni var. Ýlk kitabýmý yayýnladýðým günlere gittim. Bilmez miyim, nasýl dolar taþar, durmadan dolar taþar insan, doðru düzgün uyku bile uyumaz. Sonunda þiirlerini kitap biçimine soktu, yayýmlýyacak, ama acaba yüzüne bakacaklar mý? Anlaþýlacak mý, sevilecek mi?

Baþlangýçta anlaþýlmak, sevilmek þairlerin büyük tutkusudur. Onlar güzel iþlerini hevesle, giderek bilinçle, hýrsla, birikiminin verdiði güçle yaparlar. Aþarlar kendilerini. Anlaþýlmayý, sevilmeyi alttan alta gene istese de, artýk asýl istedikleri okurlarýný etkilemektir. Ýnsanlarý sevgiye, barýþa, kardeþliðe çekmek isterler. Sesini duyurabildiklerini Büyük Ýnsanlýða çaðýrýrlar.

Kâzým Serin arkadaþýmýz, bence þimdiden bu yola koyulmuþtur. Yalýn bir dili var. Suyun akýþý gibi, kuþun ötüþü gibi yazýyor. Mutfaðýnda çimlenen soðan ona köyünü anýmsatýyor. Bahçe soðanýyla birlikte çökeleði düþlüyor. Ah caným, dürüm yapýp yiyecek. Yabanelde köyünü bir türlü aklýndan çýkaramýyor. Rüzgâr estikçe, kavak dallarý birbirlerine deðiyor. Su boyunda kendini salmýþ bir kömüþ sürüsünü anýmsýyor. “Harman alanlarýdan sarý saman artýklarý/ yakýndýr baðý kesme zamaný” diyor. Makinalarla uðraþsa da, karþýdan bakýnca çatýk kaþlý, sert bir insan gibi görünse de içinden geçenler insana özgü düþünüþ ve duyuþlardýr. Özlemlerden ölüyordur. Bu derece güçlü özlemler bu kadar yalýn sözlerle anlatýlabilir mi? Herkesin anlamýný bildiði, günlük yaþamda kullandýðý sýradan sözcüklerle yazýyor. Kimi zaman kendi de sözcük yapýyor, “yeþilti” diyor örneðin. Rüzgârý pek seviyor. Estikçe köyünün kokusunu getiriyor burnuna. Bunlarý kimi zaman iþ makinasý baþýnda düþünüyor. Þiirini kýsa kýsa dizelerle örüyor. Dize yerine tek tek sözcük kullandýðý bile oluyor. Kimi zaman hatta dizesiz yazýyor. Ama iþi kolay yanýndan almadýðý belli. Dedim ya, herkes anlar onu. Anlayýnca da sever. Yeni þiirlerini, þiir kitaplarýný bekler.
Sadece özlemlerini mi yazýyor Kâzým Serin? Hayýr, gerçekte toplumun sorunlarýna açýk bir þair o. Ýnsanlýðýn durumu pek çok þair gibi onun da derdi. Politik konulara da giriyor. Acýlara, anlayýþsýzlýklara deðiniyor. Sanýrým hazýrlýðýný yapmýþ, olgunluða doðru gelmiþ, bundan sonrasý verimdir. Kâzým Serin’in geleceðinde parýltýlar görüyorum.

Benim þiire de, þairlere de güvenim büyüktür. Yanýlmayacaðýmý biliyorum. Þairler olmasa halimiz ne olurdu? Ýyi ki varlar, hep var olacaklar. Ýyi ki varsýn Kâzým Serin, Çillo kardeþim. Bu iyi dilek yazýmý daha önce baþka bir yerde yazdýðým gibi bitireyim:
Yolun açýk olsun; þiirin yolu zaten açýk!

Duisburg, 4.2.1997Fakir Baykurt